Liberalizm ve Özellikleri Nedir?


LİBERALİZM NEDİR?

Liberalizm, Türk siyasetinde son yıllarda sıkça kullanılan ve tartışmalara konu olan bir kavram. En kısa ve net olarak, "bireysel özgürlüğü temel alan düşünce akımı" olarak tanımlanabilir.

LİBERALİZMİN ORTAYA ÇIKIŞI

Kelime kökeni olarak Latince "özgür insan" anlamına gelen "liber" sözcüğünden gelmektedir. Liberalizmin siyasi terminolojiye girişi ise 19. yüzyılda gerçekleşmiştir. Bu dönem, feodal toplum düzeninden kapitalist toplum düzenine geçişin yaşandığı bir dönemdir. Feodalizmin yerine kurulan mutlak krallıklara karşı, liberal değerler, daha çok ekonomik çıkarlarını korumak isteyen yükselen orta sınıf tarafından savunulmaktaydı. 

Bireyi merkezine alan liberalizm, akılla donatılan bireylerin kendileri için en iyi kararları verecekleri varsayımına dayanmaktadır. 

LİBERALİZMİN UNSURLARI VE TEMSİLCİLERİ

Liberalizmin önemli unsurlarını şu şekilde sıralayabiliriz: Özgürlük, eşitlik, hoşgörü, anayasalcılık ve akıl.

Liberalizmin önemli temsilcileri ise şunlardır: Adam Smith, John Locke, John Stuart Mill, Jeremy Bentham.

Liberalizmin Türk siyasetinde etkisinin artmasıyla, "Liberalizm hangi temellere dayanıyor" ve "Liberalizmin getireceği olumlu sonuçlar neler" gibi sorular da anlam kazanıyor. Bu soruların cevabını, liberalizm üzerine çok sayıda yazı kaleme alan Taha Akyol, şu şekilde veriyor:
Ülkemizde liberal düşüncenin öncü isimlerinden akademisyen Atilla Yayla, "Liberalizm" adlı önemli eserinde, büyük filozof Hayek'ten şu alıntıyı yapıyor: 
'Liberalizm prensiplerinde, liberalizmin değişmez bir doğma haline gelmesini icap ettirecek hiç bir cihet yoktur; liberalizmin bir defaya mahsus olmak üzere tespit edilmiş sabit kaideleri mevcut değildir. Bir temel prensibi vardır: İşlerin idaresinde kendiliğinden doğan (spontane) sosyal kuvvetlere kabil olduğu kadar yer verilmeli ve zorlayıcı, tazyik edici tedbirlerden kabil olduğu kadar kaçınılmalıdır. Fakat bu prensibin sonsuz derecede çeşitli tatbik şekilleri olabilir.'
İşte liberalizmin her ideolojiye ufuk genişliği ve analiz derinliği kazandırabilmesi bundandır: Liberalizm "tek yol" kafasını reddeder, ideolojik "iç düşman" kavramını, iç politikada "topyekun savaş" histerisini reddeder. Hukukun içinde, ılımlı arayışlarla, radikalleri "görüldüğü yerde ezmek" yerine sisteme entegre edici politikalarla ılımlaştırmak gibi tedbirler arar. 
Burada liberalizmle çağdaş bilim felsefesi arasında yakın bir ilişki de vardır: Devrimci ve radikal ideolojiler bilimi "mutlak doğru" gibi anlatırken, Karl Popper'in gösterdiği gibi, çağdaş bilim felsefesinde bilimsel hipotezler "yanlışlanabilirlik" alanıyla sınırlı tutulur. Dolayısıyla hiçbir siyasi ideoloji "bilimsel, akılcı, ilerici, itikadi" gibi gerekçelerle dayatılamaz.Ve bu sebeple liberal değerler hem ılımlı olmayı hem eleştirelliği geliştirir.İşte bu felsefe sebebiyledir ki, bir kültür olarak liberal değerlerin geliştiği toplumlarda devrimler, karşı devrimler, diktatörlükler, kitlevi radikal ideolojiler görülmemiştir; İngiltere, ABD ve İskandinav ülkeleri gibi...'Katolik' ve 'Jakoben' Fransa ise devrimle karşı devrimin, sağla solun, dinle laikliğin yaklaşık iki asır vuruştuğu, kavgalı, krizli bir seyir izlemiştir.Liberal değerler "eleştirilemez resmi dogma"yı da "karşıt dogma"yı da kabul etmez.(1)
Ali Fuat Başgil Hocamın yetmiş yıl önce yazdığı gibi, liberal devlet tek tip adam yetiştirmez. Liberal devlette dindarlar, dinsizler, agnostikler olur... Hiçbir siyasi ideoloji kanunla mecbur edilemez. "Millet birliği"ni sağlayan faktör, tek tipleştirmek değildir; özgürlük, karşılıklı saygı ve toplumun mazisine ve geleceğine dair sorumluluk şuurudur.(2)

KAYNAKÇA 

(1) Milliyet gazetesi, 29.03.1998
(2) Hürriyet gazetesi 04.02.2012

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aşık Veysel'in kısaca hayatı, eserleri

Mimar Sinan'ın hayatı (Kısa-özet bilgi)

Mehmet Akif Ersoy'un Kısaca Hayatı